flesh and blood

  1. Noun nesil, soy, zürriyet, evlât, yakın akraba, kan ve can.
    one's own flesh and blood: bir kimsenin
    öz evlâdı (kanı ve canı).
    I must help them because they are my own flesh and blood: Onlara yardım etmeliyim, zira onlar benim akrabamdır.
  2. Noun insan, beşer, can, varlık.
    more than flesh and blood can endure: insanın dayanamayacağı kadar,
    beşer tahammülünün üstünde.
    It's more than flesh and blood can stand: Buna can dayanmaz.
kendi canı kanı
yakın akrabalar Noun
kendi canı kanı
kendi eti kemiği (kanı